REZENE VE PIRASALI NOHUT ÇORBASI

IMG_3782

Bugün Etsiz Pazartesi olduğundan,  rezene bulamadığım için uzun süredir ertelediğim çorbayı dün akşam yapabildim. Ben ne kadar çok nohut seviyorsam, sanırım Kerim de o kadar çok nefret ediyor, falafel dışında ona nohut yedirebilmek biraz zor, gelin görün ki etsiz en yoğun prtein kaynaklarından biri de nohut ve yemek zorundayız.

Etsiz Pazartesi nedir derseniz, ABD’de 2003 yılında biraz hayvan sevgisi, biraz dünyanın geleceği ve sağlığımız için ortaya çıkmış bir hareket. Maksat daha az et yemek -aslında hiç yememek- ama bu insanlar için biraz zor olduğundan en azından bir gün yenmesin diye oluşturulmuş bir oluşum.

Sanırım bizim ülkemizde henüz çok kişinin haberi yok ve uygulanmıyor ama çok fazla ülkede restoranlar bile bu harekete destek vermekte. Hatta Jamie Oliver  instagram hesabında her hafta etsiz pazartesi yemeği paylaşıyor.

Bu tarif bir önceki yazımda bahsettiğim tatlı yemekler yapan Jan Hendrik’e ait ama bu sefer işin içinde tatlı yok çünkü o da başka bir kitaptan adapte etmiş.

Malzemeler

2 pırasa

1 rezene

400 gr haşlanmış nohut

1 küçük soğan

1 litre sebze suyu

2 çorba kaşığı limon suyu

Tuz

Karabiber

IMG_3781

 

Yapılışı

  1. Tencereyi ısıtıp zeytinyağı koyun.
  2. Doğranmış soğan ve pırasayı ekleyip soteleyin.
  3. Rezenenin beyaz kısmını doğrayıp ekleyin. Sebzelerin nasıl doğrandığının bir önemli yok çünkü çorbayı rondodan geçiriyoruz.
  4. Sebzeler yumuşadıktan sonra haşlanmış nohutu ekleyin.
  5. 1 litre sebze suyunun ekleyin, tuz karabiber ve limon suyunu da ekleyip yarım saat kadar pişirin.
  6. Çorbayı blender ile pürüzsüz hale getirin eğer kıvamı size çok koyu gelirse biraz daha su ekleyin, ben eklemedim.
  7. Üzerine zeytinyağı gezdirerek servis yapın.
  8. Ya da bol limonla içiebilirsiniz çok güzel oluyor.

 

 

 

 

 

Share the joy

Written by Simge Çalışkan

Küçükken hep mutfağa girerdim, çok güzel yemekler yapardım..." diye cümleye başlamak isterdim ama benim hikayem maalesef böyle başlamıyor... Evlenince aç kalmamak için yemek yapmaya başladım, soğan ve sarımsaktan nefret eden bir insandım... Bu yüzden soğansız yemek yapma girişimlerim de oldu ama tatsızlıkla sonuçlandı. Böyle bir insanın aşçı olmaya kalkışması pek de tutkulu görünmüyor farkındayım. Ama evde her gün yemek yapınca aslında yemek yemesini ve yapmasını çok sevdiğimi sadece farklı tatlar aradığımı farkettim. Yeni kitaplarla değişik yemekler denedim, yedim, içtim... Daha sonra gazetede gördüğüm bir ilanla Mutfak Sanatları Akademisi'ne yazıldım. Gerçek mutfakta çalışmak nedir hiç bilmezken mutfağın enerjisine, hızına ve hatta o adamı öldüren stresine bile aşık oldum ve artık diplomalı bir aşçıyım..

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.