KÖZLENMİŞ PATLICAN ÇORBASI

Patlıcanı çok severim hele közlenmiş olursa sıcakken üzerine tereyağını koy tadınmaz yenmez ama iş çorbaya gelince onda şüphelerim vardı. Güzel olmayacağını düşündüğüm için hiç evde yapmaya kalkışmadım. Dışarda karşıma çıksaydı belki denerdim ama klasik bir çorba olmadığından yapan bir yere de rastlamadım. Bir öğle yemeği sırasında Kerim “patlıcan çorbası içtim, çok güzelmiş” diyince evde yapmaya karar verdim. Hem çok lezzetli hem de çok basit bir çorba oldu, fırında pişir sonra su ekleyip pürüzsüz hale getir.

Tarifi çok sevdiğim smittenkitchen dan uyarladım. Daha yoğun patlıcan tadı olması için domates sayısını azaltıp patlıcanı arttırdım ve üzerine peynir yerine limonlu zeytinyağı hazırladım ve bu kesinlikle çorbayı çok çok daha lezzetli yaptı.

Malzemeler

1 domates

3 patlıcan

1 soğan

5 diş sarımsak

4 su bardağı tavuk ya da sebze suyu

Krema

Üzeri için,

4 çorba kaşığı zeytinyağı

1 limon kabuğu rendesi

Yapılışı

  • Patlıcanları uzunlamasına ortadan bölün.
  • Domatesi ikiye soğanı dörde bölün. Sarımsakları ekleyin.
  • Tepsiye koyun üzerlerine biraz zeytinyağı gezdirin, tuz biber serpin.
  • 200 dereceli önceden ısıtılmış fırında 30 dakika yumuşayana kadar pişirin.
  • Yumuşadıktan sonra kabuklarından ayırdığınız patlıcan ve domatesleri tencereye koyun, soğan ve sarımsakları ekleyin.
  • Suyu ekleyip yarım saat daha pişirin.
  • Piştikten sonra blender ile pürüzsüz hale getirin. Tuz ve karabiberini ekleyin.
  • 1/4 su bardağı krema ekleyip, karıştırın.
  • 4 çorba kaşığı zeytinyağı içine limon kabuğu rendeleyin.
  • Çorbayı kaselere servis yaptıktan sonra üzerlerine limon kabuklu zeytinyağından gezdirin.

 

 

Share the joy

Written by Simge Çalışkan

Küçükken hep mutfağa girerdim, çok güzel yemekler yapardım..." diye cümleye başlamak isterdim ama benim hikayem maalesef böyle başlamıyor... Evlenince aç kalmamak için yemek yapmaya başladım, soğan ve sarımsaktan nefret eden bir insandım... Bu yüzden soğansız yemek yapma girişimlerim de oldu ama tatsızlıkla sonuçlandı. Böyle bir insanın aşçı olmaya kalkışması pek de tutkulu görünmüyor farkındayım. Ama evde her gün yemek yapınca aslında yemek yemesini ve yapmasını çok sevdiğimi sadece farklı tatlar aradığımı farkettim. Yeni kitaplarla değişik yemekler denedim, yedim, içtim... Daha sonra gazetede gördüğüm bir ilanla Mutfak Sanatları Akademisi'ne yazıldım. Gerçek mutfakta çalışmak nedir hiç bilmezken mutfağın enerjisine, hızına ve hatta o adamı öldüren stresine bile aşık oldum ve artık diplomalı bir aşçıyım..

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.