PARİS, PARİS 2014
Tatile çıkmadan önce yeme-içme hakkında o kadar çok araştırma yapıyorum ki, benim gibi delilere belki yardımcı olur diye ısrarla tatil yazılarını yazmaya devam ediyorum. Bir yardımı dokunuyor mu onu da bilmiyorum şimdiye kadar kimse “şu yazdığınız sayesinde buraya gittik, çok güzeldi” yazmadı ama neyse.
En hızlısından Paris’te nerede ne yedik, gidip yemek yiyebileceğiniz yerlerin listesini yazacağım.
LA FERRANDAISE
İlk Paris gezimizde tamamen tesadüf eseri bulup yemek yediğimiz bu yeri biz o kadar sevdik ki, bu gidişimizde de ilk gün hemen rezervasyonumuzu yaptırdık. Burası iki katlı ama küçük bir mekan, ilk gidişimizde rezervasyonumuz yoktu ama kapıda biraz beklemiştik, bir de saat dokuz civarıydı bu yüzden girebilmiştik sanırım, eğer rezervasyon yaptırabilirseniz iyi olur.
Her ay menüleri değişiyor bu yüzden paylaştığım bu yemekleri bulmanız pek mümkün değil ama nasıl şeyler var fikir edinebilirsiniz. Fix menü 35 euro civarı ve başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşuyor bu fiyata bu kadar çok ve leziz yemek daha ne olsun.
Henüz bir yıldızı olmasada Michelin Guide rehberinde ismi geçiyor. Listeye eklenip, gidilmesi gereken yerlerden.
DALİ MÜZESİ
İlk seferinde gitmediğim (bilmediğim için) bu sefer de önünden geçerken gördüğüm “Dali Müzesi” var ki yemekle ilgisi olmasa bile yazmadan edemeyeceğim, kesinlikle gidin. Zaten Montmartre’ye kesin gideceksiniz müze de orada zaten.
Giriş 7,5 euro sanırım, fotoğraf çekmek yasak olduğu için telefonla hızlıca hatıra kalsın diyerek bir iki fotoğraf çektik.
TELESCOPE
Bu sefer sadece yemek yerleri değil, kahve içebileceğim yerleri de araştırdım. Lakin hepsi sokak aralarında ve gitmek için çok uzak mahallelerde olduğundan sadece iki yere gidebildim. İlki Telescope, çok minik bir yer. İçerisi on kişi bile almaz sanırım, zaten insanlar genelde hızlıca kahvesini içip gidiyor. Yer bulursanız camın kenarında uzun uzun oturun.
SATURNE
Ben nereden kimden neden burayı listeme eklemişim hiç bilmiyorum ama birçok yorum sayesinde gitmeye karar verdik, rezervasyonun şart olduğunu bildiğimizden gündüz gidip yer ayırttık. Bu sırada bize menü hakkında bilginiz var mı diye sordular, “nasıl yani” derken anlatmaya başladılar. Burada menü yok. İki başlangıç, iki ana yemek ve iki tatlıdan oluşan menü 65euro. Eğer ben hiçbir şeye itiraz etmem her şeyi yerim derseniz rahatlıkla gidebilirsiniz.
Bizim şansımıza menüdeki et (güvercin) de gayet iddialıydı. Tavuk yemekle ördek yemek arasında hiçbir fark yokken nedense bunları tüketmek daha zor. Fransızların da en çok kullandığı iki hayvan ördek ve güvercin. Her menüde mutlaka ördek görürsünüz.
Yemeklere gelince kesinlikle gitmeli ve bu yemekleri tatmalısınız. Yediğim Tuna balığı ve kirazın tadı hala aklımda. Başlangıçta gelen fesleğenli domatesler ise biraz daha biraz daha olsa dedirtiyor. Gerçekten her yemek tabağı sıyıralım iyice, bir parça bile kalmasın dedirtecek kadar iyiydi.
CAFES VERLET
Burası Telescope’a göre çok daha büyük bir yer ve çok daha fazla kahve çeşidi var. Önünüze bir menü geliyor ve hangi bölgeden nasıl bir tatta kahve istiyorsunuz seçip o kahveye göre latte mi, espresso mu ne içeceksiniz söylüyorsunuz.
Ben Indonesie Java Jampıtt diye bir kahve seçtim ki cidden çok sert ama lezizdi.
LE BEURRE NOISETTE
Metroya binip Paris’in uzak yerlerine gidiyoruz neden çünkü orada güzel yemek yiyebileceğimiz bir yer varmış. Biz yemek yiyeceğimiz yerleri ararken şehri geziyoruz diye boşuna demiyorum ben. İndik metrodan yürüyoruz bir ara sokağa geldik ve Noisette orada. Mahalle arasında, cadde kenarında inanılmaz. Dışarıya iki tane masa koymuşlar onlardan birine oturuyoruz, içerisi de küçücük zaten.
Ne zaman yemek yesem sonrasında fix menü söylemeyeceğim diyorum ama elimde değil daha fazla yemek tatmak için yine söylüyorum ama bu sefer yemek sonunda gerçekten öleceğimi sandım bu adamlar bu kadar çok yemeği nasıl yiyorlar.
Çalışanlar inanılmaz ilgili, tatlı. Fransız mutfağını başka mutfaklarla birleştirmişler ortaya daha hafif daha leziz yemekler çıkmış. Mesela başlangıçta yediğim karidesler tam Uzakdoğu ama yediğim tatlı baba au rhum (rom baba) tam bir Fransız. Tatlının yanında koca bir şişe rom da geliyor, koy ne kadar koyarsan sanırım bizde olsa iki damla damlatır, isteyince de surat asarlardı.
Fransa’da yemeklerde malzemeden asla kısmıyorlar ve belki bu yüzden bu bana bazen çok fazla geliyor, tavuklu salata dediğinizde bol tavuklu, somonlu krep istediğinizde üzerinde neredeyse 150gr somon füme gelebiliyor, sonra da Fransız yemekleri çok ağır diye söyleniyorum.
Sonuç olarak buraya da gidilir çok güzel yemekler yenilir, kesinlikle pişman olunmaz.
BIG FERNAND
Fransa’da hamburger mi yenir demeyin, gidin. En güzel patates kızartması ve hamburgeri mideye indirin. Zaten hazırladığınız gezi listesinde büyük ihtimalle buralar yoktur ve bu hamburgerci sayesinde oraları da gezmiş olursunuz. İçerde sanırım üç ya da dört masa var. Açık mutfak kapının tam girişinde ve inanılmaz organize şekilde hızlıca çalışıyorlar. Yerinize oturmadan önce elinize menü veriyorlar ve istediğiniz ekmeği, ne tür et istediğinizi seçiyorsunuz. Tavuk, dana, domuz ve en güzel kısmı vejetaryen hamburger de hazırlıyor olmaları. Yine içerisine koyacağınız malzemeleri de seçip etinizin nasıl pişmiş olacağını da söyleyip paranızı ödedikten sonra yerinize oturuyorsunuz. Hızlıca hazırlanmış hamburgerler geliyor ve leziz, şahane, patatesler ise çıtır çıtır biz bayıldık.
Çektiğim fotoğrafı yanlışlıkla silmemiş olsaydım siz de ne olduğunu görebilecektiniz en iyisi gidin yerinde görün.
TATLI TATLI DAHA ÇOK TATLI
Paris’e gidip de tatlı yemeden dönülür mü..
Angelina, Pierre Herme, Jean-Paul Hevin, Laduree’nin olduğu bir şehirde bu pek de mümkün değil.
İlk gidişte gözden kaçırdığım yere bu sefer gidiyorum, iyi ki de gitmişim çünkü yediğim en leziz eklerdi ve bir sürü çeşit vardı.
Eklerlerin içeriklerini de Fransızca yazdıklarından ben gitmeden önce internet sitesinden her eklerin Türkçesini yazmıştım (tatile böyle hazırlanılır)
Pierre Herme‘ye gidin demeye gerek yok herhalde ama bir kere yetmez iki kere gidin.
Berthillon Seine Nehri’nin oralarda yine ara sokakta bir yer ama dondurmalar müthiş. Kendi yeri dışında bazı kafelerde de bu dondurma satılıyor, ben hem yerinde hem de oturduğumuz kafede görünce dayanamadım yine yedim. Siz de yiyiniz.
Ve son olarak da tabii ki Sadaharu Aoki
Seçmek çok zor
Bu sefer eve dönerken buradan iki reçel aldım, biri passion fruit diğeri ise portakallı reçelin formu bizim evde yaptıklarımızdan epey farklıydı daha jel kıvamındalar ama içeriklerinde elma pektini kullanılmış bu sayede şeker miktarı daha az ve meyve tadını alabiliyorsunuz.
5 Rue Villedo. 75001. Paris. France
8 rue de Vaugirard 75006 Paris
11 Rue Poulbot, 75018 Paris
17 Rue Notre-Dame des Victoires 75002 Paris
Cafe Verlet
256, rue Saint-Honre 75001
68 rue Vasco de Gama 75015
32 rue du Saint-Sauveur 75002
14 rue Pavée 75004