HER YER TREVI, HER YER PANTHEON ROMA 1.Gün
Yaklaşık beş aydır beklediğimiz Roma gezimiz, nasıl geçer bu kadar ay derken geldi de geçti bile…
Geriye bir sürü fotoğraf ve anı kaldı…
Hala dilimizde, hala aklımızda…
Roma gezimiz bol gezmeli, bol yürüyüşlü, çok yorucu, çok iştahlı, bol kahveli ve dondurmalı… geçti.
Herkes altı gün Roma’da mı kalınır başka yerlere de geçin desede bize 6gün yetmedi, hala gidemediğim aklımda kalan yerler var.
Otelimiz Berg Luxury Hotel şimdiye kadar yurtdışı gezilerimizde kaldıklarımız içinde oda güzelliği bakımından en iyisiydi,
Yeri ise neredeyse her yere yürüyerek gittik diyebilirim. Otel Aşk Çeşmesi’ne Pantheon’a o kadar yakındı ki, her gece otele dönerken ikisinden birini mutlaka görüyorduk.
Uçağımız sabah 6daydı ve neredeyse iki saatlik uykuyla yola çıktık. Otele vardığımızda hemen bavullarımızı bırakıp öğle yemeğini Dagnino’da yedik
Dagnino
İtalyanlar’ın şu meşhur tatlısı “Cannoli” nerede yenir, işte burada yenir diye not almıştım. İçerde öğle yemeğine uygun yemekler de görünce öğle yemeğimizi de orada yedik. Açıkçası pek beğenmedim, hani sizde benim gibi bir yerden duyup da not aldıysanız hiç kendinizi yorup da gitmeyin ama denk gelip de önünden geçerseniz tatlısını yiyebilirsiniz.
Focaccia ekmeği içinde mozarella peyniri ve bir takım yeşillikler… Sıradan bir ekmek arası peynir, biraz kuru ve çok tuzlu…
Sanırım Dagnino daha çok tatlılarıyla ünlü bir yer.
Cannolo Siciliano
Dışı kızartılmış hamur, içi ise ricotta peyniri… Çok hafif çok lezzetli… İtalya’ya gidince yenmesi gerekenler listesine ekleyin.
Gün içinde Roma’yı sokak sokak gezdik, ilk gittiğimiz yer sonradan bolca gördüğümüz Trevi oldu, Aşk Çeşmesi’ni yakından görüp de hayalkırıklığına uğrayanlar çokmuş ama ben bayıldım.
İspanyol Merdivenleri
O kadar çok heykel var ki, ilk birkaç günden sonra sadece en değişik olanları fotoğrafladım.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim gidince 3gün sınırsız metro kullanmanızı sağlayan ve 2müze giriş hakkı sağlayan Roma Pass kartınızı mutlaka alın, en büyük avantajı müze sırası beklememeniz oluyor.
Colosseum da öyle bir sıra vardı ki, “evet girmiyoruz geri dönüyoruz” dedirtecek cinsten ama Roma Pass sahipleri yani biz hiç sıra beklemeden hemen geçtik.
Roma Pass fiyatı 35euro
Neredeyse tüm kapı ve pencelerin fotoğraflarını çekmiş olabilirim.
Akşam yemeği için planımız güzel makarna yiyeceğimiz bir yere gitmekti, yine bir sürü yol yürüyüp de gittiğimiz mekanın kapalı olduğunu görünce kocaman bir hayalkırıklığı ve yorgunlukla aslında doğumgünümde yemek yiyeceğimiz yere doğru yol aldık.
Burası birazcık pahalı bir yer…
Ama böyle deniz ürünleri, ıstakoz, istiridye… yemek istiyorsanız kesinlikle doğru adres.
Bizim bu mekanı listemize almamızın nedeni istiridye yemekti, ama menüye bakınca çok da güzel yemekler olduğunu gördük.
İlk ikram karides parçacıklı balık çorbası ve yanında baklava yufkasına sarılı yine balık
Biz önce eşimle istiridye söyledik, tanesi 6euro, gönül daha çok yemek ister ama kişi başı 3tane yiyoruz, yanında ekmek ve tereyağı ile geliyor.
Tadına doyum olmuyor ama mecbur doyacağız tabii.
Scampi e Ovoli
Ana yemek olarak menüde var mıydı yok muydu bilmiyorum ama garsonun tavsiyesi ile eşim ve bana içinde dilimlenmiş çiğ mantar ile langusttan oluşan bir tabak geldi.
İlk defa langust yediğimi belirtmek isterim ve evet çok lezzetli.
Tabakta bir de limonlu bir sos var, bunu mantarların üzerine döküyorsunuz ve o çiğ mantarların tadına doyum olmuyor.
Mantarın adı “Ovoli” daha önce bu mantarı hiç duymadığım için yine adını kağıda yazıp, kendisini de getirip gösteriyorlar.
Roma imparatorlarının favori mantarıymış meğerse bu mantar.
Aslında bizim ülkemizde de varmış, gelin mantarı ya da sarı göbelek adıyla, ama ne yazık ki bizim mutfaklarımıza kültür mantarı dışında hiçbir mantar giremiyor, var mı yiyen bu mantarı…
Bu tabağın fiyatı ise 50euro
Linguine with Lobster
Arkadaşım ve kuzenim ıstakozlu domatesli linguini sipariş ettiler. Bu tabağın fiyatı 38euro, kuzenim hala “ben bir makarnaya 40euro vermiş insanım” diye söyleniyor 🙂
Bu fiyat da olmasının nedeni tabii ki ıstakoz…
Makarna diri ama gerçekten diri, ben de evde makarnayı dişe gelir kıvamda yaparım ama İtalyanlar gerçekten sert yapıyorlar ama ben yadırgamadım.
Makarna çok güzeldi, içinde karidesler de var, daha ne olsun.
Yemek sonrasında gelen ikram “Kereviz Sorbe” kerevize zaten bayılırım. Kereviz ve sorbe birarada deniz ürünleri sonrası kesinlikle çok ferahlatıcı.
Oturduğumuz yerden o kadar memnunuz ki, hadi başka yere gitmeyelim kahvemizi de burada içelim dedik, Caffe Latte içiyoruz. Roma’da caffe latte her zaman büyük cam bardaklarda sunuluyor, fincanlarda değil.
Ve gitmeden her yerde okuduğum not “latte demeyin, cafe latte deyin” çünkü latte süt demek latte deyip önünüzde sadece süt bulabilirsiniz.
Ama garsonlar o kadar alışkın ki bu duruma latte dediğiniz an sizi düzeltiyorlar.
İyi ki kahvelerimizi de burada içtik diyoruz, kahve yanında yine müthiş ikramlar geldi, o kadar yemek üstüne evet bunları da bitirdik.
Özetle La Rosetta için diyebileceğim, biraz pahalı evet ama kendinizi birazcık şımartmaya değer. Bir müzeye de girmeyin ama gidin burada yemek yiyin.
Ve şu meşhur Roma dondurması… Her gün mutlaka dondurma yedik, her yerde dondurmacı var ama hepsi iyi mi hayır değil, bir tane çok kötü bir dondurmacıya denk geldik ama onun dışında yediklerimiz süperdi
2top dondurma fiyatı 3.5 ya da 4euro.
IL GELATO DI SAN CRISPINO
Via della Panetteria 42
LA ROSETTA
Via della Rosetta, 8/9 – 00186
Fotoğraflara bayıldık! Elinize sağlık!
Pingback: ÇOK GEZEN DEĞİL, ÇOK YİYEN BİLİR ROMA 2.Gün | Sim's City