I LOVE NICE
Massena Meydanı
Aslında biraz geç kalmış yazılar bunlar, Fransa tatilimize gidip döneli neredeyse bir yıl olacak, ben yazsam mı yazmasam mı düşüncesiyle vakit geçmiş gitmiş.
Fransa’ya cok büyük hayranlığım ve sevgim vardı ve 2 yıl önce tatil için Nice’e gidince, bu sevgim aşka dönüştü ve iki yıl üstüste aynı yere, aynı otele gittik 🙂
Hatta üstüne Fransızca kursuna bile gittim.
Bu yıl ne yazıkki gidemiyoruz ve ben orayı gerçekten çok özledim.
Fransa sevgim aslında yemekleri sayesinde başladı. Yemeğe ilgi duyunca Fransızların eşsiz yemeklerini bilmemek olmaz. Artık onların yemeklerinin eskisi kadar güzel olmadığına dair söylentiler var ama yine de birçok tekniği ve çok özel sosları mutfağımıza sokan onlar değil mi?
Eger bir gün yolunuz, Fransa’nın güneyine doğru Nice’e düşerse, neler yersiniz, nerelere gidersiniz…
Massena Meydanı akşamları ayrı güzel sokak lambaları rengarenk yanıyor ve her zaman kalabalık.
Rus Katedrali
09.00-12.00 14.30-18.00 saatleri arasında açık, ne kadar güzel olduğu fotoğraftan da anlaşılıyor zaten çok da güzel bir bahçesi var.
Vieux Nice
Bütün restoranlar, hediyelik eşya satan dükkanlar her şey burada, doya doya gezin.
Parc du Château
Nice bir de tepeden görün ve hayranlığınız kat kat artsın.
Yemeklere gelince ben ilk gittiğimde söyle düşündüm, nede olsa onlar Fransız, yemekleri ne kadar kötü olabilir ki, ama gerçekten çoğu yerde hayal kırıklığına uğradım.
Bunun nedeni Nice’in cok turistik bir yer olması ve yemek konusuna yeteri kadar önem verilmemesi, aynı bizim Sultanahmet gibi düşünün, bağırarak müşteri toplamaya çalışırlar ama içeri girdiğiniz zaman en kötü lahmacunu ya da döneri yersiniz.
Burada tek fark çalışanların çok canayakın olması ve en kalitesiz yere bile gitseniz yemekten önce size minik atıştırmalıklar getirmeleri, bu olay her mekanda var, minik tartlar, shot bardagında kendi yaptıkları içkiler…
Yemeklerinizi nerede yiyeceksiniz gitmeden önce bence iyice araştırın ve her güne bir mekan bulun ki orada yer aramak zorunda kalmayın.
Sabah kahvaltılarımız her gün böyle geçti, kahvaltıda çeşit aramayan biri olduğum için açıkçası kahve ve kruvasanı ben her sabah sıkılmadan yedim.
LE GRAN CAFE DE TURIN
Nice’e gidince çok sık karşılaşacağınız bir yemek kocaman güveç tencerelerinde pişen midyeler, bunlardan yemeden kesinlikle dönmeyin ama nerede yiyeceğinize de dikkat edin. Biz büyük bir hayal kırıklığı yaşadıktan sonra çok güzel bir yer bulduk.
LE GRAND CAFE DE TURİN her zaman cok kalabalık oluyor ve ayakta yer beklemek zorunda kalıyorsunuz. Sakın beklememezlik yapmayın gerçekten buna değiyor.
Bu tabak ilk gittiğimiz zaman sipariş ettiğimiz, karışık kabuklular tabağı diyebiliriz. İçinde istiridye, karides, midye ve deniz salyangozu vardı. Ben de ilk defa orada istiridye ve salyangoz yedim. Görüntüsü kötü de olsa yenebilen hiçbir şeyden kaçmam ve mutlaka tadına bakarım, salyangoz ise yenilmeyecek bir tat değil ama arayacağım bir tat da değil diyebilirim. Onun için kalın bir iğne geliyor ve salyangozları o iğneyi batırarak, kabukları içinden çıkartıyorsunuz.
İşte muhteşem istiridye tabağı
Üzerine limon sıkarak yiyebilirsiniz ben sade tadıyla seviyorum hafif kayganımsı bir yapı ama nefis bir tat, kesinlikle denenmeli.
İşte kapanış yemeği, moules marinieres..
Bu ismi menü de görünce durun ve hemen siparişi verin.Bazı yerler bu midyeleri gerçekten çok kötü yapıyorlar, o yüzden iyi bir yerde yemek en iyisi.
Menü Fransızca ve bu kabukluların isimlerini önceden öğrenerek gitmenizde fayda var ya da yanınızda mutlaka sözlük bulundurun.
LA RESERVE DE NICE
İnanılmaz bir manzarası var, sadece bunun için bile gidebilirsiniz..Biz burada başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan fix menü yedik. Aslında biraz fazla geldi ama tatmış olduk.İlk önce kılık kıyafete bakılıyor mu acaba diye panik olduk baştan aşağı turist halimizle girdik içeriye.
İkram olarak gelen, parmesan peynirli krem brule, tatlısıyla hiçbir ilgisi yok, tuzlu ama aynı kremamsı kıvamda.
Başlangıç, baklava hamuru inceliğinde bir hamura sarılmış trüf mantarı yağlı krem ve yeşil fasulye salatası
Trüf çok değerli bir mantar, bu yüzden çok pahalı ama yağı inanılmaz ağır diyebilirim.
Benim deniz ürünleri tabağım, levrek, midye sebzeler vardı içinde , çok da güzeldi.
Kerim’in tercih ettiği et tabağı, dana etiyle çeşitlemeler yapmışlar
Tatlı ise, yeşil kısım fesleğen şekerlemesi, tabanı kek, jöle ve krema.
Son ikram makaron
Biz bu mekanı Arman Kırım’ın yazılarından bulup gitmiştik, onun anlattığı dönemler Nice’te bir sokak arasında 10 masalık bir yermiş şimdi ise kocaman bir yer olmus.
MARLONE CAFE
Burası da loş ortamı ve renkli ışıklarıyla çok eğlenceli bir yerdi.
Yemekleri de lezzetliydi. Ben normalde dışarda pek et yemem ama burada kocaman bir eti yedim.
Bu da Kerim’in deniz ürünlü salata
http://www.marlonecafe.com/#
Gezilecek Yerler;
Nice kesinlikle hiç sıkılmadan vakit geçirilebilecek bir yer. Nice’e tatile gittiğiniz zaman trenle birçok yere gidebilirsiniz.
MENTON
En sevdiğim yerlerden biri sessiz sakin masmavi ve yemyeşil.
Menton’a giderseniz yemek yiyebileceğiniz bir yer olan, LE PETIT PRINCE bahçe içinde çok güzel bir mekan.
Deniz ürünleri carpaccio, narenciye ile pişmesi sağlanmış
Şurada gördüğünüz fırınlanmış kremalı patatesi evde ne kadar denediysem, bu lezzeti yakalayamadım.
Yazın en sevdiğim tatlı Peche Melba
http://www.princedegalles.com/uk/index.php#restaurant-le-petit-prince.php
MONACO
Monaco da kısa vakit geçirdiğimiz yerlerden biri, tam bir turist gibi görülmesi gereken yerleri hızlıca görüp hemen trenle Menton’a geçtik. Monaco ve Menton da aynı yönde olduğundan ikisi için bir gün yeterli olacaktır.
CANNES
Hazır Nice’e kadar gitmişiz burayı da görelim dedik ama ben çok sevmedim açıkçası bu yüzden çok da vakit geçirmedik. Cannes ve Antibes trenle aynı yönde bu yüzden bir günde ikisine birden gidebilirsiniz.
ANTIBES
Picasso’nun evi olduğu için burayı gidelecekler listeme eklemiştim, iyi ki de gitmişiz çok güzel taş evler, çiçeklerle süslenmiş pencereler, daracık sokakları olan bir yer Antibes. Hem Picasso’nun yaşadığı yeri de görüp hayretlere düşebilirsiniz o kadar güzel.
St PAUL de VENCE
Aman Allah’ım burası nasıl da güzel bir yer, yok gerçekten ben her gittiğim yeri beğenmiyorum ama burası bambaşka, Nice’ten otobüsle gidiliyor yaklaşık 40dakika sürüyor ama yol boyunca gördüklerinize inanamayacaksınız. Minicik köyler bahçeli havuzlu evler, buralar da kimler yaşıyor onlar bu kadar şanslıysa bizim durumumuz nedir..
Paul de Vence bir sürü Sanat Galerisi’nin bulunduğu daracık merdivenlerini çıkarak gezdiğiniz çok tatlı bir yer, mutlaka gidin.
I love Nice 🙂
nice i bende çok beğenmiş, bizim akdeniz bölgesini anımsamıştım.yemeklerini de sizden öğrenmiş oldum 🙂